Aydınlık gazetesinin 11.02.2018 tarihli yayınında Hikmet Çiçek imzası ile ilginç bir yazı yayınlandı. Bu yazıyı elimizden geldiğince irdeleyelim dedik.
Sayın Çiçek, Osmanlı hanedanlığı soyundan gelenlerin Cumhurbaşkanının da katıldığı bir etkinlikten yola çıkarak , hem kendisinin İttihatçılığını ,hem de Sayın Cumhurbaşkanının Abdülhamit taraftarlığını vurgulayarak İttihatçıları överken karşı tarafa ağır ithamlarda bulunuyor.
'' Geçmişi olmayanın geleceği olmaz .'' ifadesinden yola çıkarak , kendilerinin jön Türkçü olan İttihat ve Terakki ekolünden, gericilerin ise (Bu ifade yazara aittir.Bu kesim uzun zamandır gerici,yobaz gibi kelimeler kullanmıyorlardı .Son zamanlarda tedavüle sokmuş görünüyorlar) dalkavuk ,işbirlikçi olduğunu söyledikten sonra onların da Abdülhamit hayranı olduklarını iddia ediyor. Yani Abdülhamit hayranlarının dalkavuk ,işbirlikçi ve gerici olduğunu üstüne basa basa söylüyor.Garip olan herkesin en ufak bir sözünden dolayı soluğu karakolda aldıkları bu günlerde ucu Cumhurbaşkanına dokunacak ağır laflar edebiliyor ve kimseninde gıkı çıkmıyor.Derdim Sayın Çiçeği gammazlamak değil, ülkedeki çifte standartı göz önüne sermek.
Yazarımızın yazısının bir kısmına göz atacak olursak;
Sayın Çiçek, Osmanlı hanedanlığı soyundan gelenlerin Cumhurbaşkanının da katıldığı bir etkinlikten yola çıkarak , hem kendisinin İttihatçılığını ,hem de Sayın Cumhurbaşkanının Abdülhamit taraftarlığını vurgulayarak İttihatçıları överken karşı tarafa ağır ithamlarda bulunuyor.
'' Geçmişi olmayanın geleceği olmaz .'' ifadesinden yola çıkarak , kendilerinin jön Türkçü olan İttihat ve Terakki ekolünden, gericilerin ise (Bu ifade yazara aittir.Bu kesim uzun zamandır gerici,yobaz gibi kelimeler kullanmıyorlardı .Son zamanlarda tedavüle sokmuş görünüyorlar) dalkavuk ,işbirlikçi olduğunu söyledikten sonra onların da Abdülhamit hayranı olduklarını iddia ediyor. Yani Abdülhamit hayranlarının dalkavuk ,işbirlikçi ve gerici olduğunu üstüne basa basa söylüyor.Garip olan herkesin en ufak bir sözünden dolayı soluğu karakolda aldıkları bu günlerde ucu Cumhurbaşkanına dokunacak ağır laflar edebiliyor ve kimseninde gıkı çıkmıyor.Derdim Sayın Çiçeği gammazlamak değil, ülkedeki çifte standartı göz önüne sermek.
Yazarımızın yazısının bir kısmına göz atacak olursak;
''7 ülkeden 40 torun geldi. Sultan 2. Abdülhamid'in ölümünün 100. Yıldönümü. 7 ülkeden gelen 40 torun, Abdülhamid'in kabrini ziyaret etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi anma etkinlikleri düzenlendi. Sultanahmet Camii'nde sabah namazı kılındı. Namazın ardından Hanedan ailesi vatandaşlara çorba dağıttı. TRT özel yayın yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da etkinliklere katıldı, Abdülhamid’i öven bir konuşma yaptı.
Devrimciler için de gericiler için de geçerli bir kural vardır: Geçmişi olmayanın geleceği de olamaz!
Devrimciliğimizin köklerinde Jön Türkler vardır, İttihat ve Terakki vardır. Türkiye'nin 150 yıllık milli demokratik devrimi, Genç Osmanlılarla, Jön Türklerle, Enver Bey’lerle, Talat Paşa’larla başlıyor. Gericilerin köklerinde Abdülhamid vardır.''
'İTTİHATÇI OLMAYAN YA SARAY DALKAVUĞU YA İŞBİRLİKÇİYDİ'
Hem Batıcı aydınlar hem de Abdülhamid hayranı sağcı aydınlar Jön Türk düşmanı olduklarını gizlemiyorlar. Jakoben olan her şeye karşıdırlar. Türkiye tarihinin devrimci birikimi ve geleneği, onlar için kurtulunması gereken ağır bir yük gibidir. Abdülhamit övgüleri bu yüzdendir.
Sultan Hamid’e karşı 1908 Devrimi’ni yapan kuşağı düşünün. Zaten o kuşakta, İttihatçı olmayan aydın bulmak neredeyse imkansızdı. İttihatçı olmayan asker ya da sivil aydın ya Saray’ın dalkavuğu ya da yabancı devletlerin işbirlikçisiydi.
Evet sayın yazar böyle diyor, ya dalkavuk ,ya da işbirlikçi ..
Evet sayın yazar böyle diyor, ya dalkavuk ,ya da işbirlikçi ..
Yazar; ittihatçı üç paşayı ve jön Türkleri alanen savunduğuna göre 150 yıllık geleneği olan bu yapılanmanın ülkemize sağladığı sayısız faydalar!! hakkında bizden farklı bilgileri vardır diye düşündük .
Üç paşanın Abdulhamit'ten daha baskıcı olmalarını, koskoca imparatorluğu 10 yıl gibi kısa sürede paramparça etmelerini , Sarıkamış'ta 90 bin fidanın tek kurşun atmadan nasıl kırdırdıklarını ve yağmacılıklarını filan geçtik. Hatta ermeni çetecilerle iş tuttuklarını bile dillendirmedik. Bunları bilen zaten biliyor. Biz Sayın yazarın idölüm dediği şu Jön Türklerin geçmişine bir bakalım istedik. Öyle ya onları hayran bırakan neyse bizi de hayran bırakabilirdi.
Fakat gerçekler hiç öyle gözükmüyor
I. alıntı
Fakat gerçekler hiç öyle gözükmüyor
I. alıntı
Jön Türkler, Fransız ve İngiliz hükümetinden destek görmüşlerdir. Yurt içinde ve yurt dışında kurdukları dernek ve yayınladıkları dergi ve gazeteler ile II. Abdülhamit şahsında Devlete karşı bir propagandaya girişmişlerdir. 4 Şubat 1902’de Paris’te toplanan Birinci Jön Türkler Kongresi Fransız Senatosu üyesi Lafeuvre Contalis’in evinde yapılmıştır. Bu kongreye Osmanlı Devleti’nin hâkim olduğu hemen her bölgeden çağrılan delegeler katılmıştır. Her din ve milliyetten insanın olduğu bu grubun ortak özellikleri Osmanlı Devleti’ne karşı olmalarıdır. Bu görüşün dışında aralarında hiçbir bağ ve fikri birlik bulunmayan bu insanların, aralarındaki sen-ben çekişmesi sebebiyle kongre başarısız bir şekilde sonuçlanmıştır.Delegeler, Osmanlı Devletinin yıkılması hariç, başka hiçbir noktada birlik sağlayamamıştır.
Başka bir kaynaktan bakalım ;OSMANLı DEVLETİ'NDE JÖN TÜRK
HAREKETİNİN BAŞLAMASı VE ETKİLERİ
Yrd. Doç. Dr. Durdu Mehmet BURAK* Beyin yazdığı yazının sonuç bölümü, buyrun okuyalım
Osmanlı Devleti'nin Yeni Osmanlılar, Jön Türkler, İttihat ve
Terakki kanallarıyla inkılap ve reform hareketleriyle yıkımdan, çöküşten kurtarılması düşünülürken, bu düşüncede olanlar giriştikleri
eylemlerle devletin ömrünü bir anda tüketmişler ve planları tersine dönmüştü. Yarar yerine zarar, hizmet
yerine ihanet, batı tekniği ve batı ilmi adına terör ve ajitasyon ve yıkıcı adetler getirmişler, bir gaye için yaptıkları her davranış ters sonuçlar
vererek gayelerine bizzat kendileri ihanet etmiş oluyorlardı.
Osmanlı Devleti reforma ve modernleşmeye, yenilenmeye belki
ihtiyaç duyuyordu ama bu ihtiyaç dış etkenler, payandalarla giderilemezdi.
İhtiyacın, milli bir zorunluluk olarak ortaya çıkması,
kendi bünyesinden doğması gerekliydi. Ümmet olarak ihtiyaçlar
kendi içinde çözümlenmeliydi. Oysa görüyoruz ki, Jön Türkler, İttihat
ve Terakki eliyle reform adını alan hareketler dış organizelerle
başlatılmıştı. Böylece onlar devleti değil, kendi iktidarlarını kurmuşlardır.
Reform hareketleri, milli bünyenin, acılarının giderilmesini değil,
dış güçlerin isteklerini yerine getirmekten başka sonuç vermemiştir.
Jön Türkler, ülke içinde bir birlik ruhu oluşturmak yerine
kendileri dışında herkesi muhalif kabul ederek birçok tecrübeli devlet
adamını ve batının otuz üç yıl yerinden oynatamadığı II. Abdülhamit
gibi siyası dehayı bir kargaşa oluşturarak görevden uzaklaştırdılar. 10 yıl gibi kısa bir zaman diliminde de parçaladılar.
Yazının tamamı için TIKLA
Görüldüğü gibi yazar ittihatçıların yukarıdaki faaliyetlerini gayet olumlu bularak rahatlıkla savunabiliyor. Başkalarına işbirlikçi derken kimlerle işbirliği içinde olduğuna hiç değinmiyor. Dikkatiniz çekerim özellikle ikinci alıntıdaki ifadelerle bu gün yaşadıklarımız nasıl da örtüşüyor.Sanki bütün İttihatçılar mezarlarından çıkıp 1908'in 2018 sürümünü uygulamaya almışlar gibi bir durum var.
Sayın yazarın ifadesine göre Abdülhamit'in İttihatçıları kastederek ''Ben manastırdan değil , Selanik'ten korkarım'' sözü 150 sene sonrasında bile ülkenin kaderi ile pervasızca oynadıklarını görünce ne kadar uzak görüşlü bir insan olduğunu takdir etmemiz gerekmez mi?
Bir buçuk asır sonrasında bile olayları etkileme gücü olan bu zihniyetin ülkeye hiç bir olumlu etkileri olmadığı apaçık ortadadır. Çünkü ; ne zaman İttihatçılar ülkede söz sahibi olmuşlarsa ülke hep çöküş yaşamıştır, hala da bu çöküş devam etmektedir.Çünkü ittihatçılar ve onların türevleri hala etkin ve yetkin konumdadırlar. Daha kötüsü halk içinde azda olsa taban bulmuşlardır, yani bu gün dünden daha güçlülerdir.
Dün Abdülhamitle savaşarak ülkeyi kurtardığını iddia eden İttihatçıların torunları şimdi Abdülhamit taraftarlarıyla iş tutarak ülkeyi yine felaketten felakete götürüyorlar.Böyle olmasaydı Perinçek'le Erdoğan'ın, Erdoğan ile Bahçeli'nin birlikte hareket etmesinin sebebi ne olabilirdi ki? Geçmişteki üç paşa gibi bu üçlü de nasıl yan yana gelebilmiş ,getirebilmiş olabilir ki ? Tamam Perinçek ile Bahçeli sıkı ittihatçıdırlar, siz onların sağda solda olduklarına aldırmayın .Bu ikiliye Sayın cumhurbaşkanının ve İslamcıların nasıl tabi oldukları ise ancak şu toz duman dağılınca ortaya çıkacaktır. Tabi ortada tozu kalkacak toprak kalırsa ...
Onları 150 yıllık geçmişi olan bir güç yan yana getirebilirdi ve getirdi de.
Dün Abdülhamitle savaşarak ülkeyi kurtardığını iddia eden İttihatçıların torunları şimdi Abdülhamit taraftarlarıyla iş tutarak ülkeyi yine felaketten felakete götürüyorlar.Böyle olmasaydı Perinçek'le Erdoğan'ın, Erdoğan ile Bahçeli'nin birlikte hareket etmesinin sebebi ne olabilirdi ki? Geçmişteki üç paşa gibi bu üçlü de nasıl yan yana gelebilmiş ,getirebilmiş olabilir ki ? Tamam Perinçek ile Bahçeli sıkı ittihatçıdırlar, siz onların sağda solda olduklarına aldırmayın .Bu ikiliye Sayın cumhurbaşkanının ve İslamcıların nasıl tabi oldukları ise ancak şu toz duman dağılınca ortaya çıkacaktır. Tabi ortada tozu kalkacak toprak kalırsa ...
Onları 150 yıllık geçmişi olan bir güç yan yana getirebilirdi ve getirdi de.
Bu birlikteliğin meyvelerinin tadı ekşi mi acı mı olacağını gelecek gösterecektir. Tatlı olma ihtimali hiç yoktur.
Yazarımız yazısının sonunda gururla jakoben olduklarını anlatıyor.Onun anlatmasına gerek yok tarih onların jakobenlikleri ve zalimlikleri ile doludur. Eğer bu millet adına hareket ettiklerini iddia ediyorlarsa utançlarından sokağa çıkmamaları gerekir, yok başka hesapları varsa bilemem iyi götürüyorlar. İslamcıları bile tavladıklarına göre ülke avuçlarının içine girmiş demektir.
Tarih tekerrürden ibarettir demişler.İnsanlar ibret alsaydı hiç eder miydi tekerrür?
Hele hele demokrası savunucusuyum deyip de jakobenlikle övünmek nasıl bir kafa yapısıdır ?
Çözebilen beri gelsin.
Tarih tekerrürden ibarettir demişler.İnsanlar ibret alsaydı hiç eder miydi tekerrür?
Hele hele demokrası savunucusuyum deyip de jakobenlikle övünmek nasıl bir kafa yapısıdır ?
Çözebilen beri gelsin.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLA
Daha detaylı bilgi için;
Jön Türklerin Ermeni komitacılarla işbirliği
jakoben
mec.Fransız Devrimi’nin önde gelen kişilerinden Robespierre ve arkadaşlarının da içinde bulunduğu ünlü siyasal topluluğun adından
ad
- halka karşın halk adına devrimci girişimlerde bulunan kimse, seçkin azınlık devrimcisi, devrimci demokrat, tepeden inmeci, dayatmacı.
Jön Türklerin Ermeni komitacılarla işbirliği
Yorumlar
Yorum Gönder
Değerli fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz