MARK MATTSON'un ORUÇ HAKKINDAKİ ARAŞTIRMALARI




Allah'ın emrettiği her ibadet insanların sağlıklı ve huzurlu yaşamaları için  gereklidir. Yani insanlar içindir.Bunu böyle bilerek  Allah rızasını gözeterek yapmak gerekir.Yapılmayan her ibadetin dünyada da ahirette de bir karşılığı vardır.Şimdi oruçla ilgili araştırmaya dönelim .
Aşağıdaki linkteki röportaj, Nörobilim Ulusal Yaşlanma Enstitüsü Laboratuarı Başkanı Mark Mattson, aynı zamanda Johns Hopkins Üniversitesi'nde de Nörobilim profesörüdür, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi multipl nörodejeneratif hastalıkların kökeninde yatan hücresel ve moleküler mekanizmalar alanında önde gelen araştırmacılardan bir tanesidir.





Mark ve ekibi, haftada iki kez tutulan orucun hem Parkinson hem de Alzheimer hastalığı riskini nasıl azalttığını tartışan bir kaç yazı yayınladı.

Mark Mattson, “Beslenmeyle ilgili değişimlerin beyine olan etkisi uzun zamandır bilinmektedir. Epilepsi nöbetine tutulan çocuklar diyete sokulduklarında veya oruç tuttuklarında daha az nöbete yakalandılar. Oruç tutmanın epilepsiye yakalanmış beyinlerde görülen haddinden fazla heyecanlı sinyalleri etkisiz hale getiren koruyucu ölçümlere yardımcı olduğuna inanıyoruz. Sağlıklı beyinler ise fazla yemek yediklerinde beyin fonksiyonuna zarar veren kontrol edilemez türden heyecan yaşayabilirler" dedi. Mattson ve bir diğer araştırmacı bunu Ocak ayında Nature Review Neuroscience dergisine bildirdi.

Oruç tutma beyninize yararlıdır ve bu, oruç tuttuğumuz zaman beynimizde meydana gelen yararlı nörokimyasal değişimlerle apaçık ortadadır. Oruç tutma, kavramsal fonksiyonu, nörotrofik faktörleri, strese karşı olan dayanıklılığı geliştirmektedir ve iltihabı azaltmaktadır.

Oruç tutma, beyninize bir meydan okumadır ve beyniniz, bu meydan okumaya kendisine stresle ve hastalık riskiyle başa çıkmasına yardım eden strese tepki veren yollara adapte olarak yanıt verir. Düzenli egzersiz yapıldığında meydana gelen değişimlerin aynısı oruç tutulduğu zaman da meydana gelir. Her ikisi de beyindeki protein üretimini arttırır, bunun sonucunda da nöronların, nöronlar arasındaki bağlantıların çoğalması ve sinapsların gücünün artması meydana gelir.

Oruç tutma, Hipokampus'taki kök hücrelerdeki yeni sinir hücrelerinin oluşumunu da canlandırabilir. Mattson, nöronlar için bir enerji kaynağı olan "ketonlar"dan bahsetmektedir ve oruç tutmanın ketonların üretimini arttırdığını ve bunun da nöronlardaki mitokondri sayısını arttırabileceğini söylemiştir.  Oruç tutma; sinir hücrelerindeki mitokondri sayısını da arttırmaktadır, bu da nöronların oruç tutarken strese adapte olmalarının sonucunda daha fazla mitokondri meydana getirmesiyle oluşmaktadır.
Nöronlardaki mitokondri sayısını arttırarak nöronların oluşma ve birbirleri arasında bağlantıları sağlama yeteneği de artmaktadır; bu da öğrenme, hafıza yeteneğini geliştirmektedir.

Mattson, aralıklar halinde tutulan orucun sinir hücrelerinin DNA'yı onarma yeteneğini de geliştirdiğini söylemiştir.

Cell Stem Cell'in 5 Haziran tarihli sayısında Southern California Üniversitesi'nden olan araştırmacılar  uzun süreli devreler halinde tutulan orucun bağışıklık sistemi hasarlarına karşı koruduğunu ve daha fazlası, bağışıklık sistemi yenilenmesine neden olduğunu kanıtladılar. Araştırmacılar oruç tutmanın, kök hücreleri etkisiz halden kendi kendini yenileme haline geçirdiğini aktardılar. Oruç tutma, bir organ ya da sistemin kök hücre-temelli yenilenmesini de tetiklemektedir.

İnsanlar üzerinde yapılan klinik denemeleri kemoterapi gören hastalar kullanılarak yürütülmüştür. Hastalar uzun bir zaman yemek yememiştir bu da beyaz kan hücre sayımlarını muazzam derecede azaltmıştır. Araştırmacılar oruç tutmanın, farelerde kanın ve bağışıklık sisteminin yenilenmesinden sorumlu olan kan yenileyici kök hücrelerin yollarının sinyallerini değiştirip yenileyici değişimi başlattığını söylediler. Bu da, oruç tutmanın eski ve zarar görmüş bağışıklık hücrelerini öldürdüğünü gösteriyor ve beden toparlandığında bedenin kök hücreleri yeni, tamamen sağlıklı hücreleri oluşturuyor.

Southern California Üniversitesi'nde Hücre Biyoloğu olan Valter Longo şöyle diyor:  "Uzun süreli tutulan orucun kan yenileyici sistemin hücre-temelli yenilenmesinin katkısına bulunmada bu kadar çok etkiye sahip olabileceğini tahmin etmemiştik. Çok aç olduğunuzda, sistem enerji sağlamaya çalışıyor ve enerjiyi sağlamak için yapabileceği şeylerden bir tanesi de ihtiyaç duyulmayan bağışıklık hücrelerini, bilhassa zarar görmüş olanlarını kullanılır duruma getirmek. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yaptığımız çalışmalarda, beyaz kan hücresi sayımının uzun süreli oruç tutulurken azaldığını fark ettik. Daha sonra, yeniden yemek yemeye başladığınızda ise kan hücreleri tekrar artış gösteriyorlar."

2007 yılında The American Journal of Clinical Nutrition'da oruç üzerine yapılan çeşitli bilimsel çalışmaların bilimsel bir değerlendirmesi yayınlandı. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılan bir çok çalışma incelendi ve oruç tutmanın kardiyovasküler hastalık ve kanser hastalığı riskini azaltmada etkili bir yol olduğuna karar verildi. Oruç tutmanın şeker hastalığını tedavi etmede de muazzam bir potansiyele sahip olduğu da kanıtlandı.

Yorumlar