BAĞDAT HARAP OLDUKTAN SONRA

Hakan Albayrak


Günaydın beyler,gerçekten günaydın. Biraz geç olmadı mı? Sokaktaki insan olayı anlayıp homurdanmaya başladıktan sonra mı jeton düştü ? Uyanma vaktiniz bu mu ? Olayları sezip çözme kabiliyetiniz bu kadar mı ? Şükür ki birer  birer uyanıyorsunuz ama geçmiş olsun .Olan oldu.Şimdi bu süreçteki günahlarınıza yanın. Hala gerçekleri bütün çıplaklığı ile yazma cesaretini gösteremiyorsunuz. Bana dokunmasınlar ,bulaşmasınlar diye eğip bükerek ,kıyısından köşesinden yazıyorsunuz.


 Buyrun yeriniz hazır ister Fehmi abiniz gibi  bir blogda yaz ,isterse Taşgetiren abiniz gibi nostaljik bir dergide mırıldanmaya devam et. Yakında sana da güle güle derler.Belkide  demişlerdir bile.

Bundan sonrası  günahlarınızın hasat zamanı

Şimdi bu çok kıymetli yazarımız karar gazetesinde neler yazmış bir bakalım. 


Karar gazetesi yazarı Hakan Albayrak, köşesinde AKP’nin kurulduğu günlerdeki etkisinin artık olmadığını yazdı.

Albayrak yazısına “Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin başını çektiği geniş bir cephenin ortak adayla girdiği 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimini daha birinci turda yüze 52 ile kazandı… Adalet ve Kalkınma Partisi Kasım 2015 seçimlerinde oyların yüzde 49,50’sini alarak Meclis’te muazzam bir çoğunluk elde etti… Bugün ise, yaygın kanaate göre, Erdoğan MHP’nin desteği ile ancak kıl payıyla cumhurbaşkanı seçilebilecek ve AK Parti mecliste ancak MHP ile birlikte muhalefete galebe çalabilecek (hatta o bile şüpheli)”diye başladı.
“SORUNLARIN HATIRI SAYILIR BİR KISMINI TEMSİL EDER HALE GELDİ”
“MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ‘Bu ittifak kazanacak ve Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’yi yönetecek’ dediğinde kimse çıkıp ‘Ne alâka?’ diye itiraz etmiyor, edemiyor, çünkü alâka ortada” diyen Hakan Albayrak köşesini şu ifadelerle sürdürdü:
“Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2015’ten bu yana FETÖ belasını da başımızdan def ettiği ve PKK/PYD’nin de belini büyük ölçüde kırdığı halde, tek başına iktidar olmayı sürdürme perspektifini kaybetmiş –veya HDP’nin yüzde 10 barajına takılması gibi acizane bir ümide bağlamış- gibi görünüyor.
Sorun ne?
Ekonomide işlerin kötüye gittiği ve bunun sadece dış güçlerin yıkıcı faaliyetlerinden değil hükümetin yanlış kararlarından ve hatalı uygulamalarından da kaynaklandığı intibaı, devlet işlerinin emanet edileceği kişilerde liyakate değil kurşun asker olup olmama istidadına bakıldığı intibaı, iktidarın kibre kapıldığı intibaı ve daha birçok şey sayılabilir. En önemlisi: Hürriyet ve adaletle ilgili sorunlar. AK Parti, hürriyet ve adaletle ilgili sorunların çözümünü temsil etmekte iken, bu sorunların hatırı sayılır bir kısmını temsil eder hale geldi.”
“KENDİ IŞIĞINI SÖNDÜRDÜ”
Hakan Albayrak yazısında AKP’nin icraatlarından da bahsederek şunları kaydetti:
“Neticede; düpedüz din düşmanlığı olan katı laiklik anlayışını değiştiren, Kürt Meselesini büyük ölçüde çözen, askerî vesayeti bitirip sahici bir demokrasinin önünü açan, 80 senede yapılan yolların üç beş mislini 15 senede yapan, yerlerde sürünen sağlık sistemini ayağa kaldıran, yerli silah sanayiini canlandıran vs, vs, vs, AK Parti’nin bu eşsiz başarıları gölgelenmiş oldu.
AK Parti bu noktaya nasıl geldi?
Herhalde, Erdoğan’ın 14 Ağustos 2001’de (AK Parti’nin kurulduğu gün) söylediği şu sözdeki ‘tılsım’ı kaybederek geldi: ‘Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.’
Bu yeni anlayış sayesinde üretebildiği sinerjiyle en yaman siyasî, iktisadî ve içtimai meselelerin bile üstesinden gelip Türkiye’ye ışık saçmıştı AK Parti. Ne var ki şu son birkaç senedir bu anlayışın tam tersi istikametinde ilerleyerek kendi ışığını söndürdü.”
“ERDOĞAN VE AK PARTİ’YE GÜVENLERİ SARSILDIĞI HALDE…”
Yazısında “AK Parti kendisini düzgün bir şekilde yeniden üretip parlak bir ufuk çizebilecek kabiliyette değil artık” diyen Albayrak şu ifadeleri kullandı:
“Erdoğan, kurşun asker olmaya yanaşmayıp yanlışa yanlış demekte direttikleri için tasfiye ettiği bazı yoldaşlarını yanında tutma olgunluğunu göstererek o bereketli sinerjiyi muhafaza etmiş olsaydı, bugün hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de milletvekili seçimlerinde yüzde 60’a varan bir perspektife sahip olabilirdi, hem de MHP’siz! Ama iktidarda kalabilmek için bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’ye gösterebildiği müsamahayı vaktiyle o yoldaşlarına gösteremedi işte.
Erdoğan ve AK Parti’ye destek hâlâ Almanya, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerindeki hükümet başkanları ve iktidar partilerinin rüyalarında bile göremeyeceği kadar yüksek. Bununla beraber, Erdoğan ve AK Parti’ye güvenleri sarsıldığı halde iktidarı sadece daha iyi bir alternatifi olmadığını düşünerek ve‘Yine de… Her şeye rağmen…’ diyerek destekleyenlerin oranı da -benim tahminimce- yüksek. Zaten AK Parti’nin ‘Yaparsa gene AK Parti yapar’ sloganında da biraz ‘Yine de… Her şeye rağmen…’ havası var.
Bana öyle geliyor ki, AK Parti kendisini düzgün bir şekilde yeniden üretip parlak bir ufuk çizebilecek kabiliyette değil artık; bu kabiliyetini hoyratça ve hatta hunharca tüketti. Muhalefet partilerinde de parlak bir ufuk potansiyeli göremediğim için, siyasette yeni bir rüzgâra ihtiyaç olduğunu ileri sürüyorum. Kanaatimce 24 Haziran seçimleri -sonuçları nasıl olursa olsun- bu ihtiyacın altını çizecektir.
Yeni bir rüzgâr ne zaman eser, bilmem. Yeni bir parti tarafından mı estirilir, yoksa -zannımın aksine- şaşırtıcı bir şekilde gene AK Parti tarafından veya mevcut muhalefet partilerinden birisi tarafından mı estirilir, onu da bilmem. Hayırlısı inşaallah."

Yorumlar