| |||
Namaz kılmayan secde etmeyen, bütün gün bir sopa gibi gezinen ya da masa başında koltuğunda oturan bir insanın kalbinden başına doğru pompalanan kan ile, namaz kılan ve günde başını 80 defa yere koyan birinin başına gelecek kan miktarı muhakkak ki aynı değildir.
İnsan ayakta iken beyne giden ve beyin için iyi bir besleyici olan glikoz miktarının % 25, rükû halinde % 40, secde halinde ise % 75 oranında olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan, insanın iradeli hareketlerini, yürüyüşünü temin eden merkezler, parietel lopdadır. Günde 80 defa secdeye gidildiği için, bu parietal loblar, 80 defa kanla iyice yıkanıyor demektir. Görme, işitme, duyma, koklama ve tatma merkezleri ociipital, yani arka lobda olduğu için namaz kılanlarda kılmayanlara nazaran günde 80 defa fazla kanla besleniyor demektir. Muvâzeneyi/dengeyi temin eden beyinciğin ve kafa çiftlerinin çıktığı beyin kökünün günde 80 defa kanlanması ve daha doğrusu beslenmesinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamak için doktor olmak gerekmez. Buna şöyle bir misal de verebiliriz: Eczane raflarında senelerce duran bir ilacın tesir tarzı ile, aynı ilacı 80 defa çalkaladığımız zaman o ilacın yaptığı etki şekli aynı değildir. Hareket eden ve çalkalanan ilaç, mutlaka daha iyi karışır, homojen olur ve mutlaka daha iyi tesir eder. Yine, secdeler sayesinde mü'minin gözleri, 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan deveranına sahip olur. Göz içi tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarına namaz kılıp secde edenlerde daha az görülmesi bu yüzdendir. Kulakların yine iyi kanlanması, frontal, etmoidal, sfenoidal ve maxiller sinüslerin ifrazatlarını daha kolay boşaltmaları hep bu günde 80 defa secde eden insanlarda daha iyi olmakta ve sinüzitlerin meydana gelmesine büyük ölçüde engel olmaktadır. "
Rükû ve secdeler, bütün organları canlandıran kan dolaşımı için en iyi bir usûldür. Onun için namaz, sindirimi takviye edici ve iştah açıcıdır. Rükû, sırt ve mide kaslarını takviye eder, aynı zamanda midenin cidarı üzerinde meydana gelen yağları giderir. Secde ise, baldır ve uyluk kaslarını, bağırsak faaliyetleri ile mide cidarını takviye ettiği gibi, kanın, vücudun her tarafına ulaşmasını da temin eder. Yine secde, kasların za'fiyeti ile bezlerin hareketli olmasından meydana gelen mide ülseri gibi hastalıklardan korur. Namazda kol, bacak ve kafa hareket eder, bu hareketler ise, bütün kaslara, eklemlere ve kemiklere ulaşır. Namaz, vücudun üst tarafındaki kanı indirme etkisi gösterir. Bu sebepten, yüksek tansiyondan şikâyetçi hastalar, namazı tam olarak kılarlarsa açıkça faydasını göroürler. Secde ve namaz, sinir sistemine rahatlatıcı bir tesir yapar, kalp atışlarını takviye eder, dolaşım aksaklıklarını giderir, buhranı söndürür ve stresten uzaklaştırır. Morali ve siniri bozulanlar ve bu yüzden uykusuzluk çekenler için secdeye kapanıp namaz kılmak, yerinde bir tedavidir.
Ruha ve sinirlere rahatlık, huzur, sükûnet ve güven vermekte en önemli ilaç budur.
"Biliniz ki kalpler ancak Allah'ı zikretmekle sükûnet bulur, mutmain olur." (13/Ra'd, 28)
Bütün bunlardan sonra ısrarla ibadetlerini yapmayan ,hatta eleştiren ,bilmişlik taslayanlar yarın huzuru ilahide bunları bilmiyor muydunuz deyince ne derler acaba?Zararları tartışılmaz kabul edilen sigara , içki ve diğer kötü alışkanlıklara gözü kapalı giden insanoğlu kendisini yaratan ve yaşatan Allah'ın sağlık ,mutluluk ve huzur reçetesi olan ibadetleri elinin tersi ile itmesi ne kadarb garip bir durum. İkide bir inanları akılsızlıkla suçlayan kimseler bu durumu hangi akıl la izah edecekler merak ediyorum
Allah bize sevdiklerini sevdirsin , yerdiklerini yersin . Bizi yolundan ve hikmetlerini anlamaktan uzak tutmasın.
|
Yorumlar
Yorum Gönder
Değerli fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz