İbadet et sağlıklı ve mutlu ol |
Bu çalışmaları yapan araştırmacılar şu mealde ifade kullanıyorlar. “Beyin bir inanç makinasıdır. İnançlar, hayatımızın her noktasında etkilidir. İnancımız bizi biz yapan unsurdur. İnançlar, varlığın özüdür.” Doktorlar, bu deneylerin insanların kendilerini daha iyi tanımalarına ve tıbbi tedavilere etkin katkı sağlayacağına dikkat çekiyorlar.
Hep söylüyoruz. Allah insanlara eziyet olsun diye ibadet etmelerini emretmez. Emredilen bütün ibadetlerin Dünya'da insanlara ferdi ya da toplumsal faydaları vardır. Yüce Allah insanın Dünya hayatını huzurlu bir şekilde yaşaması için gerekli olanları ibadet olarak emretmiştir. Yani ibadetler her şeyden önce insan için bir gerekliliktir. Allah'ın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Bizim yararımıza olan ibadetleri Allah adına yaptığımızda karşılığını hem bu dünyada hem de ahirette fazlası ile almış oluyoruz. Sadece bu ibadetleri Allah'ı anarak ,O'na hamdederek ,şükrederek yapmamız yeterli.
İnsanlar kendi yararına olan bu ibadetlerden niye kaçınır anlayamıyorum.Sağlığına son derece zararlı olan sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklara koşar adım giderken temizlik ,huzur ve sıhhat veren ibadetleri yapmamak için bin dereden su getirip duruyorlar. Gerçekten insan çok farklı bir yaratık.Akıl ,fikir sahibidir ,akılsızca işler yapar. Çaresiz kalıncada ah-u figan edip durur.
Akıllı insan nereden gelip nereye gittiğini sorgulayan insandır.
Akıbetini merak edip,çözüm arayan insandır.
Günübirlik yaşayanın varlığı günün sonuna kadardır.
Sözün ehveni kısa olanıdır. Şimdi ibadetler hakkında yapılan araştırmalarla ilgili bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Bu yazı Zafer Dergisinde Prf. Dr. Osman çakmak imzası ile yayınlanmış bir yazıdır.
Bakalım ibadetlerin faydaları neler miş ?
Bildiğimiz MR (manyetik rezonans) cihazı ile insanın beynindeki kan akımına bakarak beynin farklı bölgelerinin fonksiyonları anlaşılmaya çalışılıyor. Bu aletin ölçümünden elde edilen verilerle, beyinde neler yaşandığını tespit etmek mümkün hale geliyor. Örneğin, bir kişi bu makinenin içinde dua ettiğinde o kişinin beyninde neler olup bittiği incelenebiliyor. Veya bir elmayı şükürle ve tefekkürle yiyen birisi ile şükürsüz, minnetsiz yiyen arasında fark ortaya çıkıyor.
Nörobilimciler, insanların ibadet halindeyken beyinlerinin sergiledikleri performansı, beyin görüntüleme teknolojisi ile incelemekte ve böylelikle insan beyninin manevi bağlantıları daha da net ortaya çıkıyor.
Bilim adamları din, Allah, ve maneviyat kavramlarının beyinde nasıl işlem gördüğünü merak ediyor ve beyinde ortaya çıkan sonuçları tıbbi ve nörobilimsel açıdan araştırıyorlar.
İbadet ve mutluluk hormonunu artırıyor
Bu tarz çalışmalardan ortaya çıkan en ilginç nokta; ibadet yahut da meditasyon sırasında “dopamin” seviyesindeki artış olmaktadır. Bu durumda şu soru gündeme geliyor: Parkinson hastalığında dopamin hormonunun eksikliği, hastalığın sebeplerinden ise, o takdirde yoğun ibadet, parkinson hastalığının tedavisinde ilaç olabilir mi?..
Bilindiği gibi dopamin, insanın kendisini mutlu ve huzurlu hissetmesinde kilit hormon. Örneğin yeni bir şey öğrendikten sonra beyin, mutluluk hormonu olan ‘dopamin’ salgılar. Yeni şeyler öğrenen insan, kendini daha iyi hisseder. Dopamin hormonu arttıkça beyin çok net ve çok iyi düşünmeye başlar. Şimdi araştırmalar gösteriyor ki, ibadetler dopamin salgısını artırıyor.
Beklenti ve mutluluk ilişkisi
Stanford Üniversitesi psikoloji ve sinirbilim uzmanlarından Brian Knutson ise, beyinde “beklenti” durumunu araştırdı. Knutson, “Mutluluk denince ilk akla gelen şey insanların kendilerini iyi hissetmeleridir. Oysa, mutluluk büyük ölçüde bir şeyi ummak ve beklemekten ibarettir,” diyor.
Bu çalışmaları yapan araştırmacılar şu mealde ifade kullanıyorlar. “Beyin bir inanç makinasıdır. İnançlar, hayatımızın her noktasında etkilidir. İnancımız bizi biz yapan unsurdur. İnançlar, varlığın özüdür.” Doktorlar, bu deneylerin insanların kendilerini daha iyi tanımalarına ve tıbbi tedavilere etkin katkı sağlayacağına dikkat çekiyorlar.1
Tıp doktorları dahil bilim insanları “din ile bilimin” ayrı olduğu ön yargısından ve eskimiş düşünce kalıplarından sıyrılıyorlar artık. Bu gelişme geç de olsa elbette insanlık adına önemli.
İbadet et sağlıklı ve mutlulu ol
Üstte bahsettiğimiz makalede vurgulanan konulardan birisi de ibadet faaliyetleri ile dopamin maddesinin yüksek seviyede olmasının sonuçları…
İbadetler sırasında dopamin seviyesinin yükselmesi, nöronlar arası bilginin akışı ve etkin bir şekilde işlenmesi anlamı taşıyor. Bu akış aktif olmadığında günümüzde yaygın olarak başta parkinson adı altında pek çok hastalık ortaya çıkmaktadır. Bilim insanları nihayet kabul etmeye başladı; mutlu ve huzurlu bir hayatın sırrı ibadette gizli bulunuyor.
Ruhbilimsel deneylerde elde edilen bulgulara göre, bir mutluluğu yaşayan insanlar, bedenin grip aşısına tepki olarak ürettiği ortalama antikor miktarından %50 daha fazlasını üretiyor.
Mutluluk, iyimserlik ve hoşnutluk gibi durumlar, kalp ve damar hastalıklarından tutun da şeker, hipertansiyon, nezle ve üst solunum yolu iltihaplanmalarına kadar birçok hastalıklara ve rahatsızlıklara yakalanma riskini ortadan kaldırıyor ya da azaltıyor.
Hollanda’da yaşı geçkin denekler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, iyimser ruh hali ferdin ölüm riskini %50 oranında azaltıyor. Harvard Üniversitesi Kamu Sağlığı Fakültesi ruhbilimcilerinden Laura Kubzansky de bu sonuca binaen şunları söylüyor: “Bu tür ruh durumlarının bedeni bir biçimde etkilediği açıkça ortada.”
Doktorlar mutluluğun karşı kutbu olan klinik depresyonun, kalp hastalığı, şeker ve bir dizi başka hastalığı körüklediğinin yıllardır zaten farkındalar. Depresyonun nörokimyası bilim dünyasında uzun zamandır enine boyuna inceleniyor olmasına rağmen, mutluluk konularına ilgi yeni başladı. Kaliforniya Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından Dacher Keltner’in belirttiği gibi duygularla ilgili araştırmaların %90’ı olumsuz duygulara odaklanıyor. Halbuki olumlu duygular konusunda henüz cevabı sır olan hayli konu var ve araştırılmayı bekliyor.
İslami konular bilim adamlarımızı bekliyor
Bu deney ve çalışmalar ülkemizde ve İslam dini üzerine değil, daha çok ruhsallığı esas alan Uzak Doğu dinleri ve onların meditasyonları ile ve Hristiyanlık, Musevilik dinleri üzerine yapılmış çalışmalar. Daha fazla vakit kaybetmeden bilim alanında kendi yolumuzu çizmemiz gerek. Artık kopya ve taklitte kalmamalı, bilimin belirleyicisi konumunda olmalıyız. Örneğin oruçla ilgili en çok tıbbi araştırma yapan ülkelerin başında Almanya geliyor. Geçen sene kurbanla ilgili bir araştırma yapan Gürbüz Aksoy bu anlamda bir ilk oldu diyebiliriz. Yapılan çalışmada kurban niyeti ile kesilenler ve besmele ve dua ile kesilen hayvanlarda acı çekmeyi önleyen endorfin hormonunun arttığı denemelerle ortaya kondu.2
Bilimde kendi referanslarımızı oluşturmalıyız. Toplumun her kesiminde üniversitelerimizin, kendi sanayimize, esnafımıza, kültür ve medeniyetimize hizmet edeceği günlerin bekleyişi var.
Aynı şekilde İslam dininin yüzlerce konusu bilimsel araştırma ile birlikte değerlendirileceği günleri bekliyor. Evet böyle olduğunda, İslam dininin önerdiği hayatın, aslında hayatın hayatı ve temeli olduğu hakikatı bilimsel deney ve çalışmalarla daha iyi anlaşılacak.
Yorumlar
Yorum Gönder
Değerli fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz