KUR'ANDAKİ MUCİZELER -1-

KUR'ANDAKİ  MUCİZELER
İnsanoğlu egosu ve kibri yüzünden kendini büyük ve vazgeçilmez zannediyor . Halbuki ne kadar da küçük.Kainatta bir nokta hükmünde bir değil.Eskiden cahil, inançsızlar  hep şöyle derlerdi: ''Bu kadar insanı hangi cehennem sığdıracaksınız?''
Günümüzdeki  araştırmalar ve bilimin geldiği son noktada  uzayın sonsuzluğu içinde  Allah dilerse her insanı bir cennete veya cehenneme  yerleştirecek güce sahip olduğunu gösteriyor.
Kur'an-ı Kerim bu  gücü ve kuvveti satır aralarında insanlara bazen korku bazende ümit olarak  anlatmaya çalışıyor.
Tabi anlayana .
 Kendini Dünya'da sonsuz kalacaklarmış gibi  görenlere söylenecek söz yok.
Her gün ücretsizce tükettiği nimetleri sorgulamayanlara da söylenecek söz yok.
Edindiği para ve mülk sayesinde kendini yenilmez görenlere de sözümüz yok.
Bizim sözümüz insanlığını yitirmemiş,verilen nimetlerin farkında olan ve Yaradıcısına şükran ile bağlı olan inasanlara ....




Allah iyilerin ve hakiki Mü'minlerin yar ve yardımcısı olsun.
Allah'ın gökyüzü ve gezegenlerle ilgili mucizevi ayetlerini anlatalım istedik.
Unutmayalım ki bu ayetler nazil olunca  bilimin ve bilim adamlarının bu konularda en küçük bir fikri yoktu.
Yine unutmayalım ki  peygamberimiz bir ümmi idi.
Yani okuma ve yazması yoktu.
 Bütün bunlar  Kur'an-ı Kerimin  Allah tarafından gönderilen bir kitap olduğunun  kanıtlarından biridir 



Bilim adamları, kainattaki her şeyin muayyen ve belirli bir seyir takip ettiklerini tespit etmişlerdir.
 Güneş kendi yörüngesinde döndüğü gibi, dünya, ay, yıldızlar, gezegenler ve kuyruklu yıldız da aynı şekilde kendi yörüngesi içerisinde dönerler. 
Bu kainattaki herşey kendi mecrasında ve son derece hassas, ince bir rotada yürümektedir. Zerreler alemine baktığımızda orada da elektronların, çekirdek etrafında, güneş sistemine benzer bir şekilde tesbih ederek döndüğünü görürüz. 
Bu gerçeği Kuran şöyle dile getirmiştir:

 “Her biri bir yörüngede yüzerler.” (Yasin: 40).

 Bu da Allah’ın kitabı Kuran’ın mucize olduğuna delalet etmektedir.
 Zira bu ifadenin tam anlamıyla bilimsel gerçeğe uygun geldiğini görmekteyiz.

O halde yüce Allah’ın kudret ve azametini düşünmemiz gerekmez mi?    



BURÇLAR

BURÇLAR

Yüce Allah şöyle buyuruyor: 
Gökte burçları var eden, onların içinde bir güneş ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan:61). 
Bu ayette geçen (burucen) kelimesinde gerçek bir mucize görmekteyiz. Kur’an-ı Kerim bu mucizeyi dile getirirken, aynı zamanda bilimsel bir gerçeğe de işaret etmektedir. Batılıların övünerek ve ilk defa keşfettiklerini ileri sürdükleri şey kâinatın yapısıdır. Oysa Kur’an bu gerçeğe 14 asır evvel deyinmiştir.
İlginç olan şudur ki, bugün batılı bilim adamları; kâinat adaları, kâinatın yapısı, kâinat ağı gibi yeni terimler ortaya atarak bununla, sayıları milyarları aşan ve gökyüzünü dolduran çok sayıdaki galaksin rasgele gökyüzünde serpiştirilmiş olmamasıdır. Oysa gökyüzünde son derece muhkem ve büyük olan çok sayıdaki galaksi yapıtın var olduğu, bunların uzunluğunun ise ışık yılı ile yüzlerce milyon seneye ulaştığı bir gerçektir.  Ayetteki (Burucen) kelimesinde, gökyüzündeki binanın son derece sağlam, hacminin ise oldukça büyük olduğuna işaret vardır. Bu hakikati gerçekten de gökyüzündeki burçlardan müşahede etmekteyiz. Öyle ki; her burç milyonlarca galaksiden oluşmaktadır. Bu galaksilerden her birisi ise milyarlarca yıldızdan meydana gelmektedir. 
O halde yüce Allah’ın kudret ve azametini düşünmemiz gerekmez mi?     

Güneşi Musahhar Kıldı

GÜNEŞİ MUHASSAR KILDI

Bilim adamları; şayet insanlar, sadece bir saniye içerisinde güneşin yaydığı ve verdiği bütün enerjiden yararalanmaları takdir olunmuş olsaydı, bu enerjinin bütün kainata (dünyaya) yetebileceğini, bunun da yüzbin sene kadar bir zaman için kafi gelebileceğini söylemişlerdir. 
O halde güneşin nekadar çok enerji verdiğini, bununla da bizlere karşılıksız olarak ne büyük hizmetler sunduğunu, bütün bu gücün bize musahhar kılındığını birlikte düşünelim. Yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:
 “Güneşi ve ayı ermine boyun eğdirdiren Allah’tır) (Ra’d:2).

 Ayette geçen (Sahhara) kelimesinin sözlük manası: Karşılıksız olarak boyun eğdirdi. Güneşin de yaptığı iş budur. O halde; yüce Allah’ın üzerimizdeki nimetini acaba düşünüyor muyuz?

Yorumlar