OSMANLIYI YIKAN SAVAŞ

ENVER PAŞA

Sayın Bahçeli son gurup toplantısında bayağı esti gürlerdi.
Yeri geldi ortağına çattı. Yeri geldi Diyanet İşleri Başkanı ve ziyaret ettiği şahsa  çattı.
Bunlar olağan şeyler parti başkanıdır söyler.
Günü gelir öyle günü gelir böyle konuşur .
Üzerinde durulacak şeyler değil.
Fakat aşağıda  kısmi alıntı yapılan konuşma  
Dikkatimiz celbetti.
İki lafta biz edelim dedik.
Tarih şuurundan bahsederek I. Dünya Savaşı'nın sonuçlarından bahsediyor.
Sebebi ise  ortağı  Sayın  Cumhurbaşkanının  bu savaşın bitişinin yıl dönümünde Paris'e gitmesi.
I.Dünya  Savaşı Osmanlının ölüm fermanı olmuştur diyor. 
Doğrudur. 
Fakat şunu söylemiyor.


Osmanlıyı meclisten habersiz savaşa sokan ve  meclise gelip ''Biricik bir evladımız  oldu  savaşa girdik ''  diye övünen  Enver paşadan hiç bahsetmiyor.
Savaşa sokup ülkeyi 10 yıl gibi kısa sürede  perişan eden  emperyalistlerin önüne atan İttihat ve Terakki Partisinden hiç bahsetmiyor.
Bu parti ile olan illiyet bağlarını ustaca saklıyor.
Osmanlının yükselirken hangi motivasyona sahip olduğundan bahsetmediği gibi çökerken de  İttihatçıların motivasyonundan da hiç bahsetmiyor.
İttihatçıların Ermeni komitacıların finansmanı ile nasıl toplantılar yaptıklarından da bahsetmiyor.
İttihatçılığın orduyu nasıl siyasete soktuğundan da bahsetmiyor.
Şu sözlere bakınız el hak doğrudur ve Bahçeli'ye aittir.

''Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nda günlük toprak kaybımız 9 katına ulaşmıştır. Her 4 buçuk ayda İtalya, her 19 günde İsviçre, Hollanda, her 5 günde Lübnan kadar toprak kontrolümüzden çıkmıştır.''

TALAT PAŞA


Ülkeyi bu savaşa sokarak perişan edenlere de iki laf etmek gerekmez mi?
Daha ötesi  Bahçeli'nin  lideri olduğu bu partide  ülkeyi perişan eden İttihatçılara olan muhabbetin sebebi nedir? Kendi ağzı ile söylüyor ülkenin ne hale getirildiğini,nelerin kaybedildiğini. 
Bunların müsebbiblerini bilmemesi düşünülemez.
Öyle ise bu aşk nedir?
Milliyetçilerdeki  Enver  Paşa sevgisi nereden gelmektedir?
Herhalde ülkeye verdiği zarardan dolayı değildir.
On yılda bir  imparatorluğu dağıtması da değildir.
İttihatçılığın her aşamasında batılılardan destek alması da olamaz.
Koskoca Osmanlı padişahını devirip hiç yer kalmamış gibi onu Selanik'te bir Yahudi'nin evinde tutsak etmesi de olamaz.
Yukarıdakilerin hiç biri Milliyetçiliğin esaslarına uygun işler değil.
Ama İttihatçılar bunları eksiksiz yapmışlardır.
Ve ülkeyi on yılda harabeye çevirmişlerdir.
Ve bu günün milliyetçileri bu adamları ve bu akımı koşulsuzca desteklemektedirler.
İnsanın devreleri yanıyor.
Nutku tutuluyor.
Gerçekten  araştırmaya değer bir konu.
Evet Sayın bahçeli  gerçek bir tarih şuuru olsaydı 
Acaba böyle mi olurdu?
Bu milletin son  iki yüz yılına bakınca hep başı koparılmış tavuğun   amaçsızca sağa sola kaçışı gözümün önüne gelir
Vah ki vah!!
Osmanlının cellatlarına duyulan bu  sevgiye  vah... 
CEMAL PAŞA


Bahçeli özetle şunları söylüyor 
100’ÜNCÜ YILI ANILAN BU ATEŞKES ANLAŞMASI, OSMANLI’NIN ÖLÜM FERMANI OLMUŞTU’

Bir milletin fertleri tarihleri hakkında bilgisi varsa tarih şuuru tezahür etmiş demektir. Tarih şuuru varsa, huzur vardır. Tarih şuuru, anlam bunalımına çözümdür, köksüzlüğe reçetedir. 11 Kasım 2018 tarihinde, Birinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının 100’üncü yılı Paris’te kutlanmıştır. Paris’te toplananların alayı 100 yıl öncesi için sahte üzüntüsünü paylaşırken, Ortadoğu’da yaptıklarına ne diyeceklerdir. Milliyetçilik adeta öcü gibi anlatılmıştır. Madem milliyetçilik vatanseverliğe ihanet ise, Fransa’nın denizz aşırı yerlerde sömürgecilik yaparak, insanların haklarını ihlal etmesine ne denecektir. Sömürgecilik başkadır, milliyetçilik başkadır. Birinci Dünya Savaşı’nda 20 milyon kişi hayatını kaybetmişti. Tahribat korkunç boyutlara ulaşmıştı.

100’üncü yılı anılan bu ateşkes anlaşması, Osmanlı’nın ölüm fermanı olmuştu. Savaşı keyiflerince başlattılar, bölüşünce bitirdiler. En çok acıyı biz çektik, en çok külfete biz katlandık. Osmanlı Beyliği, 1299’da Söğüt ve çevresinde kurulmuştu. Beylik aşamasından, devlet aşamasına geçince 95 bin kilometrekareye ulaştı. En geniş sınırlara ise 24 milyon metrekarede hüküm sürerek ulaştı. Karlofça Antlaşması’na kadar 400 yılda 24 milyon toprak kazanılmıştı. Her gün 164 kilometre toprak denetimimize geçmişti. Bugün 64 ülke ve özerk bölgelerin olduğu düşünülürse coğrafyanın büyüklüğü anlaşılmaktadır.

OSMANLI’NIN CELLATLARINDAN NEYİ DUYACAĞIZ?’

215 yılda 20 milyon metrekare toprak kaybettik. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nda günlük toprak kaybımız 9 katına ulaşmıştır. Her 4 buçuk ayda İtalya, her 19 günde İsviçre, Hollanda, her 5 günde Lübnan kadar toprak kontrolümüzden çıkmıştır. Türk Milleti enkazdan çıktı. Engin mücadelesiyle devletini kurmayı başardı. Biz makus anlaşmanın nesini, neyini anacağız. Kaybolan imparatorluğumuzun ardından oh iyi odu mu diyeceğiz? Osmanlı’nın cellatlarından neyi duyacağız? Ecdadımıza haysiyetsizce saldıranlar hiç pişmanlık duymuşlar mıdır? Bize Macron ne söylüyor? Söylese de inandırıcılığı olacak mıdır? Kanlı sayfa açıktır. Çatışmalar ve çekişmeler sadece bünye değişmiştir. Ahımızı alanlar gün yüzü göremedi, göremeyeceklerdir. Paris’te kutlanan ateşkes antlaşması ayaklarımızın altındadır. Hiçbir anlam ifade etmemektedir.”

Yorumlar