TEFECİLERİN ELİNE DÜŞTÜK

Aşağıda okuyacağınız yazıyı  Can Ataklı yazdı. Can Ataklı'ya bakarsan Türkiye batıyor,perişan oluyor ,tefecilerin elinde  telef oluyor. Doğrudur değildir bilemem. Çünkü bu ülkede her şey açık seçik ve doğru bir şekilde konuşulmadığı için gerçek her zaman bize anlatılan olmuyor.
Benim kafama takılan başka bir şey. Madem ülkeyi bu iktidar batırıyor o zaman niye;
Vatanı delicesine sevdiğini söyleyen MHP bu iktidarı  destekliyor?
Kendilerine ulusalcı diyen  laik kemalist kesim örtülü desteğini sürdürüyor?
İslamla İslamcılıkla  ilgisi olmayan  Perinçek iktidarı niçin destekliyor?
O her şeyden nem kapan kudretli generaller  Akp' yi neden gizli gizli destekliyor?
Chp neden kıytırık muhalefet yapıp her fırsatta iktidarın ömrünü uzatıyor?
Bu soruları uzatmak o kadar  çok ki memlekette kendini şu veya bu şekilde söz sahibi olan herkes bu iktidarı açık yada gizli bir şekilde destekliyor?
O zaman Can  Ataklı'nın  bu yazısı doğru  ise şu sonuç çıkmaz mı?
Herkes birleşmiş ülkeyi batırıyor
Çok mu abartılı olur?
Çünkü her kritik kavşakta bu iktidarın önü sağcısı, solcusu , yerlisi, yabancısı tarafından  açılıyor,yol veriliyor.
Siz ne dersiniz ? Öyle değil mi ,geriye  dönük bir düşünün bakalım.

CAN ATAKLI'YA GÖRE TÜRKİYE  TEFECİLERİN ELİNDE
Can Ataklı, Saray’da iyi kaynakları olan bir tanıdığının AKP iktidarının Türkiye’yi, tefecilerin eline düşürdüğünü söylediğini yazdı.
 Can Ataklı, “Duyduklarım hiç hoş değil, hatta öyle ki; ‘Ne hallere düşmüşüz, buradan nasıl çıkacağız?’ dedirtecek cinsten şeyler bunlar.


Dostum, “Türkiye’yi sonunda tefecilerin de eline düşürdüler” dedi. İşin özeti şu: Sistem çok sıkıştı. Borç ödeme konusunda çok büyük zorluklar çekiliyor. Borçlanmayı ise artık beceremiyoruz. Bu nedenle uluslararası tefeciler devreye girdi. Kimdir bu tefeciler, bunlardan ne kadar para alıyoruz?” ifadelerini kullandı.

Ataklı’nın köşesinde yer alan “Türkiye tefecilerin elinde mi?” başlıklı makale şöyle:
Bayram tatilinde Ankara’dan gelen, sarayda da iyi kaynakları olan bir dostumla beraberdik.
İki gün kaldı İstanbul’da, hayli uzun iki sohbet yaptık.
Siyasetten elbette çok şey konuştuk.
Saray kaynaklı duyduğum bazı şeylere çok şaşırdım.
Önümüzdeki günlerde yeri geldikçe sizlerle de paylaşırım elbette.
Bugün Ankaralı dostumun ekonomi ile ilgili söylediklerini sizlere aktarmak istiyorum.
Duyduklarım hiç hoş değil, hatta öyle ki; “Ne hallere düşmüşüz, buradan nasıl çıkacağız?” dedirtecek cinsten şeyler bunlar.
Dostum, “Türkiye’yi sonunda tefecilerin de eline düşürdüler” dedi.
İşin özeti şu: Sistem çok sıkıştı. Borç ödeme konusunda çok büyük zorluklar çekiliyor. Borçlanmayı ise artık beceremiyoruz. Bu nedenle uluslararası tefeciler devreye girdi.
Kimdir bu tefeciler, bunlardan ne kadar para alıyoruz?
Dostumun anlattığına göre, merkezi Londra’da olan büyük sermaye sahipleri, Türkiye’nin anlık finansmanını sağlamak üzere çok yüksek faizler uygulamaya başlamışlar.
İktidar, başka çaresi kalmadığı için bu çok yüksek faizli ve aynı oranda kısa vadeli paraları almaya başlamış.
Ağustos ayının kurtarılması şu an mümkün görünüyormuş ama eylül-ekim aylarında Türkiye’yi bir facianın beklediği söyleniyormuş..
Ankaralı dostum, “Kasım ayı korkunç gelebilir, iktidarın kasımı aşmasını bile zor gören çevreler var” dedi.
Dış borçlanma genellikle bankalar üzerinden yapılıyor.
Ancak şu sıralar bankaların da devreden çıktığı ekonomi ile ilgili resmi birimlerin, “yüksek faizli” borç için masalarda olduğu söyleniyor.
Çok yakın ve güvenilir dostum da olsa anlattıklarına inanmak (ki yazamadığım bazı şeyler çok korkunç) içimden pek gelmiyor.
Çünkü sonuçta bu iktidarın değil, hepimizin felaketi.
Ancak uyarı görevimizi de yapmalıyız.
Bu nedenle muhalefetin de işlemesi amacıyla bazı sorular yöneltmek istiyorum.
İlk sorum, “Gerçekten tefecilerin eline düştük mü?”
Bu sorunun cevabı ne olursa olsun, iktidar şu sorulara da cevap vermeli;
– Kimden borç alıyoruz?
– Şu andaki toplam borcumuz ne kadar?
– Dış borçlanmamızdaki vade ortalaması nedir?
– Dış borcumuzun ortalama faizi ne kadar?
– Piyasalarda dolaşan, “Son zamanlarda çok yüksek faizli kısa vadeli borç alınıyor” iddiaları doğru mu?
– Zaman zaman ortaya atılan “kaynağı belirsiz döviz girişi” ne anlama geliyor?
– Bu kaynağı belirsiz paralar kimlerindir, bu paralara faiz ödeniyor mu, geri ödemeleri hangi şekilde yapılıyor?
Bu tür soruların cevabını, bu ülkenin her vatandaşının öğrenmeye hakkı var.
Bizler uyarı görevi yaparak bu soruları ortaya atabiliriz ama izlemek ve gerçeği ortaya çıkarmak siyasi partilerin işidir.
Muhalefet bu konudaki görevini hakkıyla yerine getirmelidir.

Yorumlar